Ana içeriğe atla

Menekşe, Lale, Gül, Hanımeli...

 28.04.2021

Çiçekler açsın, böcekler ötsün, kırlarda sevgililer elele gezsin...

Şarkılar ne kadar coşkulu ve neşeli, tıpkı hayatın kendisi gibi demek isterdim, ama sanırım insanlar için çoğu zaman hayat coşkudan ve neşeden çok çok uzak. Bilmek, düşünmek, gelecek kaygısı ve öleceğini bilerek yaşamak, insanoğlunun laneti ya da kimilerine göre imtihanı sanırım. Bu bilgilerle, geçmişin üzücü anıları ve geleceğin kaygılarıyla yaşamak işte bizi insan yapan ve diğer canlılardan ayıran da bu. Pandeminin bilmem kaçıncı dalgasını yaşadığımız, yeniden kapanmanın tekrar başlayacağı bu günler, haftalar, aylar hatta artık yıllarda çoğumuz neşe ve sevincimizi yitirdik belki, ama sanırım tam da bu zamanda hatta bu anda yönümüzü doğaya dönmek ve doğadan öğrenmek gerekiyor. Bunun için geç değil.

Doğa canlandı, yeniden her yerden yaşam fışkırıyor. Şarkılar ne kadar da güzel tesbit etmiş her yer yemyeşil, ışıl ışıl. Biz de doğayla birlikte yeniden canlanamalıyız, dünü, yarını ve ne olacak endişelerini değil, anı ve bugünü yaşamalıyız, doğadan bunu öğrenmeliyiz. Her yıl ölüp, yeniden doğan muhteşem doğadan ve hayatın her anını gerektiği gibi yaşayan hayvanlardan. 

"İnsan endişeden ibarettir" demiş bir düşünür, bir diğer filozof ise " umut işkenceyi uzatır" demiş. Bu sözler yerinde sayan ve patinaj yapanlar için söylenmiş muhteşem sözler. Ben patinajı bırakarak yönümüzü doğaya çevirmeyi, kurtuluşumuzun orda olduğu söylüyorum yalnızca. Karamsarlığa gerek yok derim ben de, umudumuz yeniden çiçek açmazsa zaten yaşam devam etmez. Umutlarımızı yeşertelim, gelecek kaygısı ve endişe ile değil, yaşama umutla sarılalım. Bu enerji ile üretelim, sevelim, paylaşalım, öğrenelim ve öğretelim. 



Herkes acıdan payını fazlasıyla alıyor hayatta, iş o ki bu acılarda takılı kalmadan devam edebilmek. Neden mi? Çünkü yaşam çok değerli ve eşsiz. Neden mi? Çünkü hayattayız ve nefes alıyoruz. Neden mi? Çünkü sevebiliyoruz, hala öğreniyoruz, hala heyecanlanabiliyoruz. Neden olmasın?

Bugün ve şu an yeniden başlayabiliriz, her gün yeniden başlayabiliriz. Gece ölüp, sabah dirilmiyor uyuz? Doğa gibi aynı, hem de her gün ölüp, yeniden diriliyoruz. Doğa bunu her seferinde yapıyorsa, insan da yapar ve yapmalı. Biz dünkü kişi değiliz çünkü. Gece öldük, sabah yeniden doğduk. Neden dünün acı ve endişelerini bugüne taşıyalım. Bu döngüden kurtulduğumuzda yaşam bize yük değil fırsatlar kapısı ve büyük bir coşku verecek inanın. Yaşamak doğayla ve doğal bir halde. Üretmek doğayla elele,  doğayla birlikte. Öğrenmek, doğadan ve öğretmek, paylaşmak sevgiyi, bilgiyi.







Ormanlar, kırlar, bahçeler yok belki etrafında. O küçücük balkonunda minicik saksında kucakla doğayı. Başını göğe çevir kuşlar hep orada, güney, ay ve yıldızlar da hep orada. Daha da ötesi gözünü içine çevir sen oradasın ve sen de doğanın muhteşem bir parçasısın, bu döngünün bir parçasısın.

Hayat bir gün, o da bugün. İyi ki doğdun bu gün de. Hadi bunu kutla. Belki yarın yok. Bugün güzel olacak.

Sevgilerimle...

Ferda Uslu


Yorumlar

İlgili Diğer Yayınlar

Rafine Şekersiz Siyez Keki

Rafine şeker kullanmadan en eski un olan 10 bin yıllık unla, siyez unuyla kek yapalım mı? Rafine şeker yerine ne kullanmak lazım. Sunni tatlandırıcılar da en az şeker kadar zararlıyken geriye ne kalıyor?  Ya bal ve pekmez. Bal ısıyla temas edince toksik etki yaratıyor. Pekmezde zaten çok uzun süre kaynatılarak yapıldığı için bu etki maalesef mevcut. En iyisi soğuk sıkım pekmezler tüketmek. Aranırsa bulunuyor. Pekmezi de ısıya dayanıksız olması yüzünden kullanmıyorum pişirilecek tariflerde. Geriye şeker yerine kullanabileceğim çok fazla da seçenek kalmadı. Meyvenin kendi şekeri dışında.  Tatlandırıcı için olgun muz ve kuru dut kullandım. Hurma ya da kuru üzüm, gün kurusu kayısı da kullanılabilir. Fermente mutfağımda kullanılmayan malzemeler; Rafine tuz, Rafine şeker, Rafine endüstriyel un (organik ve tam buğday unu da olsa kullanmıyorum) Kabartma tozu, Şekerli vanilin, Kakao (yalnızca ham kakao kullanıyorum) Zeytin yağı, Hindistan cevizi yağı  ve tereyağ...

Kitap- Ferda Uslu İçindekiler

  Kitap- Ferda Uslu  Fermantasyon ile Dönüşüm Sanatı İleri dönüşüm Sanatı Fermantasyon Bu kitap, 07.07.2023 Yılında Ferda Uslu tarafından kaleme alınmıştır. Kitabın tüm hakları yazara aittir. Kitap sadece ferdauslu.net kişisel blogda djital olarak yayınlanmıştır. Bu bölümden başlayarak tamamına bu blogdan ulaşılabilir. Kitabın baskılı yayını yoktur. Kitapta anlatılan her şey yazarın kişisel yaşam deneyimine dayanmaktadır, hiçbir sağlık iddası yoktur. Djital yayın tarihi; 25.11.2024 İletişim  ferdauslu@fermentemutfagim.com fermentemutfagim.com telefon 0850 255 44 11 Giriş Ferda Uslu  Kimdir? İçindekiler 1.Bölüm   Fermantasyon Nedir?   -Bilinen En Eski Gıda Koruma Tekniği Fermantasyon -Probiyotik- Prebiyotik ve Simbiyotik Kavramları -İleri Dönüşüm Sanatı Fermantasyon   -Mikro Evrenden Makro Evrene Sonsuz Dönüşüm -Bağırsaklar, Zihin ve Ruh -Die of iyileşme Sendromu -Ağız ve Cilt Florası -Kadim Şifa Kaynağı Fermantasyon -Sonsuz İyileşme Gücü  

7/5 Fermente Temizlik 3

  Fermantasyon ile Dönüşüm Sanatı İleri Dönüşüm Sanatı Fermantasyon 7. Bölüm 5. Kısım Bokashi Fermantasyonu İlk iş olarak, organik atıkları kapalı küçük bir kovada biriktirmekle işe başlıyoruz. Mutfağa yemek yapmak ya da bir şeyler hazırlamak için her girdiğinizde, sebze meyve kabukları ve çekirdekleri, çay ve kahve telveleri, armudun sapı, üzümün çöpü, yani organik atık sınıfına giren ne varsa atmayıp, bokashi yapmak için mutfakta bir gün boyunca kapaklı bir kovada biriktirin. Bu birikintinin sulu olmaması için çöplerinizi sularından süzerek kovaya atın. Biriken atık kovasının içindekileri günde bir kez bokashi kovasına dolduracağız. Bokashi kovasının kapağını her atıkta açmıyoruz, günde yalnızca bir kez açıyor böylece hava ile temasını en aza indiriyoruz ki fermantasyon sağlıklı olarak devam edebilsin.  Bu yüzden atıkları gün boyunca ayrı bir kapta biriktirmek işin ilk adımı.   İkinci aşamada, ağzı sıkıca kapanabilen, altı musluklu ve içi süzgeçli bir kova edinin, ya da...