Bağırsaklarımızda sayısı 10 ile 100 trilyon arasında değişen bakteriler ile birlikte yaşıyoruz. Bağırsaklarımızdaki bu mikro canlılar, bütün vücudumuzdaki hücre sayısından daha fazla.
Kalın bağırsaklarımızda yaşayan ve ağırlığı 0,5 ile 2 kg arasında farklılık gösteren bu bakteri topluluğu, hem büyüklüğü hem de vücuda etkileri nedeniyle artık ayrı bir organ olarak kabul edildi bile.
Bağırsaklarımızdaki probiyotiklerin (yararlı bakteriler) sindirim ve boşaltım sistemlerimizi desteklediği, B1, B2, B6, K vitaminleri gibi vücudumuz için gereken vitaminleri sentezlediği yönünde artık kanıtlanmış veriler var.
Bilimsel çalışmalar bize, mutluluk hormonu olarak adlandırılan serotonin hormonunun da yalnızca %5’inin beyinde, diğer %95’inin ise bağırsaklarda probiyotik bakteriler tarafından üretildiğini gösteriyor.
Bağırsak bakterilerimiz ruhsal durumumuzu kontrol eden nörokimyasalların etkinliğini düzenleyerek duygu ve davranışlarımızı da “ikinci bir beyin” gibi yönetmektedir.
İnsanların stresliyken veya mutsuzken belirli gıdalara yönelmesi de yine bağırsak florasının ruhsal dünyamıza olan etkisiyle açıklanıyor. Pazartesi günleri yaşadığınız sendromunuzun, pençesine düştüğünüz anksiyetenizin ya da önüne geçemediğiniz tatlı krizlerinizin nedeni hiç aklınıza gelmeyen bağırsak floranızdaki bozukluk ve sızıntılı bağırsak sendromu olabilir.
Öte yandan, bağırsak floramız yediklerimizle bağışıklık sistemimiz arasında bir köprü kurarak hastalıklara karşı savunma mekanizmamızı da güçlendirir. Bu mikro canlılar besinlerle aldığımız, ancak sindiremediğimiz karbonhidrat liflerini (prebiyotikleri) tüketerek, bağışıklık sistemi hücrelerimizin faaliyetlerinde çok büyük bir rolü olan kısa zincirli yağ asitlerini üretirler.
Bağırsak floramız, koruyucu ve katkı maddeleri ile dolu sözde “gıdalarla” beslenmemiz, antibiyotik kullanımı gibi sebeplerden olumsuz yönde etkilenerek bozulur, yani florada çoğunluk olması gereken probiyotikler azınlık olarak kalır ya da yok olur. Bu durum sızıntılı bağırsak sendromu denilen rahatsızlığa yol açar. Deforme olmuş bağırsak çeperinden, toksinler, sindirilmeyen besinler, ağır metaller ve tarım ilacı gibi kimyasallar sızarak kana karışır ve vücuda saldırırlar. Bu durum alerjiler, egzama, kanser, diyabet, mantar enfeksiyonları, romatoid artrit, fibromiyaloji, sedef hastalığı ve Hashimoto, obezite ve pek çok otoiümün hastalık gibi hastalığa neden olur.
Buraya kadar konuyu anladıysak, artık pek çok hatta belki de tüm rahatsızlıkların sebebinin bağırsak florası ile alakalı olduğunu da artık biliyoruz.
Hastalıklarla aramıza mesafe koymak ve sağlıklı bir yaşam için ilgilenmemiz gereken en önemli yerimiz bağırsak floramız, yani mikrop dostlarımızla olan ilişkilerimiz.
Hedefimiz bağırsak astarımızı tamir etmek, geçirgenliğin önünü kesmek ve oradaki bakteri kolonilerin dengesini probiyotikler olarak zenginleştirmek. Bunu gerçekleştirdiğimizde zaten bu tam olarak gerçekleşmeden bile kendimizi çok iyi hissetmeye başlayacağız, süreçte enerjimiz yükselecek, iştahımız dengelenecek, sindirim sistemimiz rahatlayacak ve sonuçta da hastalıklarla aramızda mesafe oluşmuş olacaktır.
Fermente Mutfağım kuruluş sebebi ve hikayesi de tam olarak bozulmuş bağırsak florasını tekrar düzene sokarak sağlıklı bir yaşama pencere açmak olmuştur.
Fermente Mutfağım bu anlamda yalnızca organik gıda, kişisel bakım ya da temizlik ürünleri üretmiyor, bir yaşam felsefesi, yaşanmış sürdürülebilir bir kaynak, sağlıklı toplum meydana getirme misyonunu da üstleniyor.
Ferda Uslu olarak benim kişisel deneyim ve hikayemi merak edenler Fermente Mutfağımın Hikayesi başlığına tıklayarak okuyabilirler. Yüzlerce takipçimizin ürünlerimizi kullanarak yaşamlarının nasıl değiştiği ve aldıkları sonucu da sosyal medya hesaplarımızı takip edenler gün be gün görmekteler.
Bozulmuş bağırsak florasını tekrar düzenlemek, yaşamınız boyunca kendinize yapabileceğiniz en büyük iyilik ve sağlığı getiriyor.
Ben Fermente Mutfağımda önce kendim için, sonra da sizler için üretmeye başladığım tüm bu ürünlerle kronikleşmiş alerji, migren, depresyon, obezite, kronik yorgunluk, insülin direnci, uykusuzluk gibi daha sayamayacağım pek çok küçük rahatsızlıklardan da kurtuldum. Fermente Mutfağım benim ve pek çok takipçimin hayatında bir milat oldu ve kendi adıma konuşmam gerekirse kendimi hiç olmadığım kadar dinç ve enerjik hissediyorum gerçekten. İstiyorum ki bu iyilik halini sizler de yaşayın ve inanın bu çok zor değil.
Şimdi kolları sıvayalım ve bağırsaklarımız için, kendimiz için faydalı bir hareket yapalım, onlara istediklerini verelim. İçten dışa detoks paketimizi kullanmaya başlamak sizin için küçük ama bağırsak floranız için dev bir adım olacak.
Öncelikle paketi kullanmaya başlarken söylemek istediğim, ben size mucize bir ürün sunmuyorum bir beslenme şekli, bir yaşam şekli sunuyorum yani paket içeriğini kullanırken kullanmamanız gereken her şeyin de bilincinde olmanız gerekmekte.
Beslenme alışkanlıklarınızı gözden geçirerek, kalıcı olarak kötüleri çıkartıp, iyilerle değiştirmeniz ve bunu sürdürülebilir yapmanız yaşadığınız rahatsızlıkların size geri dönmemesini garantiler.
Detoks esnasında sağlıklı beslenirken kaçınılması gerekenler ve beslenmemizde olması gerekenler ve tolere edilebilirler listelerimize bir göz atalım dilerseniz.
Aşağıdaki liste biraz daha uzatılıp detaylandırılabilir ancak, ana başlıklar halinde yazmak şimdilik yeterli diye düşünüyorum.
Kaçınılması gerekenler
Her tür paketli koruyucu ve katkı maddesi içeren endüstriyel gıda,
Glüten, tüm unlu mamüller,
Basit karbonhidrat, şeker ve tüm nişastalı gıdalar pirinç ve patates gibi,
Kızartmalar ve kızarmış her şey,
Trans yağlar,
Endüstriyel et ve süt ürünleri,
Temizlik, kişisel bakım ve kozmetikte kimyasal içerikli ürünler.
Beslenmemizde olması gerekenler
Sağlıklı yağlar, tereyağ- zeytinyağ- hindistan cevizi yağı, kabak çekirdeği ve çörek otu gibi tohum yağları.
Kompleks karbonhidrat sebzeler, baklagiller
Protein, kırmızı et, balık ve gezen kanatlılar, yumurta,
Fermente besinler, probiyotik içeren besinler,
Tohumlar ve kuru yemişler,
Bol su tabii ki.
Kullanılabilir olanlar
Ekşi mayalı siyez ekmeği- kahvaltıda 1-2 dilim yenilebilir.
Meyve abartmamak kaydıyla porsiyona dikkat ederek yenmeli.
İçerisinde koruyucu, katkı maddesi, tatlandırıcı vs olmayan ürünler.
İçten Dışa detoks Paketi Ne kadar Süre Kullanılmalı?
İçten dışa detoks paketimizi en az 3 ay uygulamanızda fayda var. Kullanmaya başladıktan kısa bir süre sonra almaya başladığınız sonuçlara şaşıracaksınız buna hazır olun.
Bizi hasta eden yağ değil karbonhidrattır bunu unutmayın. Sağlıklı yağları hayatınıza almaktan asla çekinmeyin çünkü vücudumuzun buna çok ihtiyacı var. Basit karbonhidrat yalnızca çaya koyduğunuz şeker değil, pek çok yiyeceğin içerisinde de o şekerden bol bol var. Kompleks karbonhidrat dediğimiz sebze, meyve ve baklagillerin içinde bulunan şeker bizim ihtiyacımız olanını karşılıyor, fazlası vücudumuz için bir yük ve hastalık sebebi.
İçten Dışa detoks Paketi Nasıl Kullanılmalı?
Sabah kalkınca ilk iş oda ısısında bir bardak su içmek olmalı.
Ardından İlikli Kemik Suyumuzdan ılıtıp, içerisine 1-2 yemek kaşığı Fermente Mutfağım Organik Elma Sirkesi, 1 tatlı kaşığı Organik Hindistan Cevizi Yağlı Zerdeçal (pakette yok ama günlük kullanımı vücuttan iltihap ve yangının atılması açısından önemli, ekstra olarak bu ürünü de sitemizden sipariş verebilirsiniz.) önemli kürü ilave edip karıştırıp içilmeli. Böylece hem elma sirkesini, hem kemik suyunu hem de zerdeçalın en etkin halini aynı anda beslenmemize eklemiş olduk.
Organik Probiyotik Lahana Turşumuzu 1 porsiyon ve Fermente Mutfağım Kombucha Çayımızı 1 çay bardağı olarak isterseniz yemeğin yanında isterseniz öğün arasında tüketin. Ağır bağırsak hasarı olanlar turşunun suyu ile ve kombu çayını da suya ekleyerek başlayabilir.
Organik elma sirkemizi sabah 2 kaşıkla sınırlandırmamanız sizin hayrınıza olacaktır. Her öğünün üzerine ister suya ekleyerek isterseniz sek olarak 1 yemek kaşığı içmek faydalıdır.
Paket içerisindeki fermente kozmetik kişisel bakım seti ürünlerinin de günlük hayatınıza girmesi gerekiyor, bu son derece önemli. Bu ürünler dışardan beslenmenizin bir parçası. Şunu asla unutmayalım ki beslenme yalnızca ağız yoluyla gerçekleşmez. Bedenimize, tenimize sürdüğümüz her şeyi de dolaylı yollarla yiyoruz aslında, çünkü onlar da cilt tarafından emilerek kanımıza karışıyor.
Mikro dostlarımızı besleyecek her gıda (sağlıklı yağlar, sindirilemeyen lifler -sebze-meyve- protein, prebiyotik ve probiyotik, fermente besinler, bol su) artık bizim dostumuz ve mikro dostlarımızın ezeli düşmanları olan, diğer mikrop bakteri ve mantar çeşitlerinin çok sevdiği şeker ve kimyasallar ise artık bizim ezeli düşmanlarımız.
Online sipariş için https://www.fermentemutfagim.com/ adresimizi ziyaret edebilirsiniz.
Ferda Hanım merhaba, ben roll-on ve elma sirkenizi kullanıyorum çok memnunum. Size bir sorum olacak; sizin tarifinizle elma sirkesi yaptım. Süreçte elmalar dibe çöktü ama üzerinde oluşan ince bir tabaka sirke anası uzun süre dibe çökmedi. Ben de ananın kenarlarının cama yapıştığından çökmediğini düşündüğüm için bir bıçakla camdan sıyırdım. Sonrasında da hemen dibe çöktü zaten ama o kadar ince ve narindi ki içinden almaya çalışırken paramparça oldu. Ben yine de elmaları süzüp anayı ayıklayıp parça parça tekrar içine attım. Şu anda sirkeleşme tam tamamlanmadığı için bu şekilde bekliyor. Yanlış giden bir durum var mı?
YanıtlaSil