Kefiri sağlık konusundaki yararlarından dolayı ilaç gibi algılayanlar doz olarak içiyorlar, günde 1 bardak.
Günde 1 litre içilse yararı daha çok olacak olan kefire olumlu bakarken bile olumsuz algılarımız var.
Doya doya içilmeli kefir.
Özellikle yemeklerde içilmesinin sayısız yararı var.
Sindirim esnasında midedeki fermantasyona yardımcı oluyor.
CO2 gazı içeriği ile hazmı kolaylaştırıyor.
Midede ve bağırsaklardaki reflü,gastrit ,ülser, kolid ve diğer rahatsızlıklarda iyileştirici etkisi var.
Tam beslenme sağlıyor
Sütteki tüm protein ,vitamin ve mineralleri içeriyor.
Günlük besin ihtiyaçlarının tamamınına yakınını kefirden almak mümkün.
E vitamini ile Selenyum minerali kombinasyonu hücre yenilenmesine destek oluyor.
Ölen hücrelerin yerine yeni hücrelerin doğmasına yardımcı oluyor.
Kanserojen yönü ;vücuttaki tüm zararlı ve zehirli maddeleri dışarı atması ile çok stratejik bir rol oynuyor.
Hastalıklara karşı direncimizi arttırıyor
Probiyotik bakterilerin ürettiği antimikrobiyal maddeler ve etkili proteinler ile patojenlere yani
hastalık yapan mikrop,parazit ve mantarlara karşı öldürücü darbeler vurur.
Emilim esnasında büyük bir rafineri işlemi yaparlar.
Çeşitli bileşenlerle birlikte olan vitaminlerin sentezlemesini yaparlar.
Kalın bağırsakta minerallerin özümsenmeside yine probiyotiklerin görevlerinden bir kaçı.
Hasta olanlara verdiği direnç ile iyileşmelerde sağlığa olumlu katkı sunmaktadır.
Psikolojinizi de düzeltiyor ve sakinleştiriyor
Beyindeki mutululuk hormonu olan seretonin hormonunun salgılarını arttırmasını sağlayan
triptofan amino asidini üretilmesi görevide probiyotiklerin.
Sakinlik veriyor,rahat uyumayı sağlıyor.
Kefir aynı zamanda sinir sistemininde onarımını sağlar.
2.beyin olan bağırsaklardaki bütün hormonların oluşumu için gerekli tüm desteklerin üretilmesi yine probiyotiklerin görevi.
5000 yıllık bir hazine, tarihi miras
Göçebe halinde yaşayan toplumlar tarafından 5000 yıl önce üretilmişlerdir.
Sütün mayalar ile fermente edildiği zaman diliminde peynir,yoğurt ,kefir ve kımız 4 ana ürün
olarak yaşamın belirleyicisi olmuşlardır
Yoğurt,Peynir ,Kefir ve Kımız'ın anavatanları Orta Asya'dır.
Kefir özellikle uzun ve sağlıklı bir yaşam sürdüren Kafkas Türklerinin geleneklerini
sürdürmeleri ile günümüze ulaşmıştır.
120 yaşındaki Kafkasyalıların Gençlik İksiri olarak ünlenmişlerdir.
Avrupalılar fermente süt ürünleri ile beslenen Türklere Laktofagüs yani sütobur adını
vermişlerdir.
Bilim dünyası Kefiri 1900'lü yıllarda uzun yaşam üzerine yaptığı araştırmalarda keşfetmiştir.
Rus bilim adamı Elie Metchikoff bu araştırmaları ile 1908 yılında Nobel Tıp ödülünü almıştır.
Kefir doğal probiyotik bir içecek olarak dünyada tanınmaktadır.
Kefirin içeriğindeki probiyotik bakteri ve mayalar bağışıklık sisteminin güçlenmesine büyük katkı sağlarlar.
Kefir aynı zamanda güçlü bir antioksidandır.
Vücuttaki tüm zehirli ve zararlı maddelerin dışarı atılımını sağlar
Okzalat taşının oluşumunu engeller.
Biyolojik ve kimyasal sentezlerde aktif görev alan kefirdeki probiyotikler hücre yenilenmesine
destek olur.
Solunum yolları enfeksiyonlarına karşı bağışıklık sistemini güçlendirerek direnç sağlarlar.
Antitümör ve antikanserojen özelliklerinden dolayı bilim ve tıp dünyası kefiri beslenmelerde
önermektedir.
Kefir aynı zamanda bir süt ürünü olduğu için besleyici yönüyle vücuda büyük destek verir.
Mide ve bağırsakların florasını hep temiz tutarak mikropların çoğalmasını engellerler.
Kefirin mayalanması sırasında asedik asit ,laktik asit ve hidrojen peroksit gibi antimikrobiyal maddeler oluşur.
Kefir besleyici,büyümeye ve gelişmeye destek verici yönleri ile özellikle bebeklerin ve
çocukların beslenmelerinde annelerin tercihi olmaktadır.
Bulaşıcı hastalıklara karşı bağışıklık sistemini destekleyici yönü ile koruyucu bir özelliğe sahiptir."